18 Mayıs 2011 Çarşamba

Cesc - Wenger - Man. City - Barça?


Barcelona'nın o eşsiz 1987 jenerasyonundan Gerard Pique ve Lionel Messi ile La Masia'da yetişen, ancak 2003'te Londra'nın yolunu tutan Cesc için her sene transfer dedikodusu olmazsa olmazlardan biri. Henüz 16 yıl 177 günlükken Lig Kupası'nda forma giyerek Arsenal formasını en genç giyen oyuncu olan Cesc, transfer sezonunun açılmasına 2 hafta kalmışken, hakkında transfer söylentisi yok mu diye internette haberleri okuyorken, kendisini isteyen takım beni şaşırttı: Manchester City.

İstisnasız bir şekilde, her sene Barcelona'ya döneceği yazılıp çizilen bu adamın City'e gideceğine ihtimal vermek istemiyorum. Wenger de kendisinden emin ki oyuncusunun buraya gitmeyeceğine inanıyor. 17 Mayıs 2011 tarihli açıklaması da aynı şu şekilde:

"I am not worried about the Cesc Fabregas speculation. I haven't heard that and I haven't seen that anywhere. If Man. City want to but a player, the best way is to call me" diyerek de oğlu gibi gördüğü, alıp yetiştirdiği Fabregas'ı kolay kolay bir yere bırakmayacağını gösteriyor.


Ben Cesc'i Arsenal'e çok yakıştırıyorum. Bir yandan da Barcelona'yı seven herkes gibi kendisinin bir gün emekli olacak olan Xavi'nin yerine geçmesini hayal ediyorum. Barça'ya bir soru işareti koydum, acaba yıllardır almak istedikleri eski oyuncularını alabilmek için bu yaz dönemi transfer döneminde de bir girişimleri olacak mı merak ediyorum.

Guardiola'nın geçtiğimiz günlerde yaptığı bir açıklama var: Önümüzdeki sezon için önceliklerinin şu an kadro derinliğini sağlamak olduğu. Cesc'i alıp yedek koyar mı bilemiyorum, bu adam da alınıp yedeğe konacak birisi de değil ama.

Türkenschanzpark Festival 2011

Viyana'da bugün festival var. Yer: Türkenschanzpark. Müzik festivali, hatta saat 16.00 itibari ile insanların yavaştan doldurması bekleniyor. Az önce facebook sayfasına baktım da, bu festivale katılıyorum diye beyanatta bulunan insan sayısı: 10762 kişi. Daha da artar bu zaten.

Line-Up şu şekildeymiş, ben de yeni öğrendim:

16.00 - Faulty Fertility
17.00 - Daisy O'Hara
18.00 - Ost in Translation
19.15 - Destroy, Munich
20.35 - Dunkelbunt & The Secret Swing Society

Grupların hiçbirisini önceden duymadım, sanırım hepsi lokal gruplar. Ben de merak ediyorum tabi ne tür müzik yaparlarmış bu gruplar, nedir ne değildir diye ama, bu festivalle alakalı henüz öğrendiğim bir fail durumu var.

Hiçbir şekilde açıp da okumadım nasıl bir festival olacağını. Tamam, müzik falan olur da. Lokasyon Türkenschanzpark olunca, ister istemez ev baklavası, gözleme, yaprak sarması gibi bilumum yiyecekler olur diye hayal etmedim değil. Öğrenince olayın temelini, sadece müzik ve bira içmeceden ibaret olduğunu, biraz hayalkırıklığı olmadı değil. Fail mi fail ama olsun, gidip bir bakınacağım ben de, neymiş ne değilmiş diye.

Prost!

17 Mayıs 2011 Salı

İlk Adım

Çokça zamandır oturup bir şeyler yazıp, yoğun günlere rağmen gün içinde soluklanma fırsatı bulmak istiyordum. Hali hazırda vakit bulmuşken de yeni bir mecraya yelken açmanın hiç de fena olmayacağını düşündüm. Biraz müzik, biraz sinema, biraz spor derken güzel bir meşgale olur umarım.

Bu blog'u hayata geçirmek benim için güzel bir adım. 2 (belki 3) tane daha yazılarına inandığım dostlarım da aramızda olacak.

Blog'un adıyla alakalı da küçük bir not olsun. Bir çok alternatif oldu açıkcası, bu bizim için akılda kalıcı olandı. Malum Fatih Terim videosundan esinlenerek verilmiş bir isimdir. Yanlış anlaşılmasın, ben Galatasaray'lıyım ve Fatih Terim benim için çok değerli anlamlar içeriyor. Kaldı ki zaten yeniden teknik direktör olma ihtimali bile beni çok mutlu ediyor - bu başka zamanın konusu olsun.

İlk adım hep önemlidir. Attık bir kere. Okudukça keyif almanız dileğiyle.